6 Nisan 2020 Pazartesi

Son yazının üzerinden bile şaka maka bir yıl geçesi olmuş. Zaman hızlı geçiyor fakat son günlerde o kadar da hızlı değil. Zor bir süreçten geçiyoruz, ne kadar süreceği de belli değil. Ben kafaya takmayı bırakmış durumdayım çünkü aşırı anlamsız geliyor. Virüs tehlikesini ilk hissetmeye başladığımız zamanlarda hep söylediğim şey, hastalığa yakalanmaktan ziyade bu hastalığın getireceği distopik havadan korktuğumdu. Maalesef korktuklarımız başımıza geliyor. Her şeyin anlamsız gelmesiyse boş boş sürekli geleceğe ilişkin düşünmenin ne saçma olduğunu bu süreç sayesinde anlamış olmamdan kaynaklanıyor. Çok değil bir ay önce ramazan için patronla pazarlık yapıp mesai saatlerini daralttıracağımı kendimden hayli emin bir şekilde söylüyordum. Şimdi ise kendime kızıyorum, belki de bu bilmiş bilmiş konuşmalar başımıza musibet getiriyor diye.

Neyse işte buralardan yola çıkarak artık olabildiğince bugüne odaklanmaya çalışıyorum.

Son yazıda çince falan bir şeyler demişim, ekimde kursa başladım ama bu süreçte o da yalan oldu tabi. Az biraz öğrenmeye başladım ama. Hanca zor yalnız, öğrenmek için muhtemelen tek odağın o olması ve çok uzun süreli çalışma gerekir. Gerçi şimdi işim ne, çalışsam ya biraz.

Biraz Çince motivasyonumu da sorguladım. Yani niye öğrenmek istiyorum. Ciddi çin düşmanıyım, dümdüz nefret ediyorum mevcut çin hükümetinden, zulümlerinden, aşağılık propagandalarından. Allah korusun kesinlikle çinli şirkette falan çalışmak istemem. E bu durumda çince niye öğreniyorum diye kendime sorunca net cevabım koreceyi aşırı sevmem ve onu daha iyi anlamak için çince bilmek gerektiği oldu. Tabi koreceyi hatmettin mi sanki sorusu sorulabilir ancak korecede seviyeme uygun kurs bulamadım sanırım tömerde var yüksek seviye ama oraya da bir kez gittiğimde çok güzel gelmedi. Neyse koreceye bireysel devam ediyoruz-dizi izleyerek-. 

Ay ne bilim artık buraya biraz yazı salmaya çalışacağım inşallah, arada gelip okuması hoş oluyor.